Gebelik haberini aldıktan 2-3 gün
sonra eşim bana Amerika’da doğum yapmamı söyledi. Ben de gülüp geçtim mesajına J Nasıl olabilirdi ki
bu? Sadece ünlüler ve zenginler yapıyordu bu işi. Ama o ciddiydi.
Baktım gerçekten bu
konuda ısrarlı ben de düşünmeye başladım. Ama Amerika’da doğum yapma fikri
benim uykularımı kaçırmaya başlamıştı. Resmen iki hafta boyunca bu konuyla
yatıp kalktım. Kendimi bu fikre alıştırmaya çalıştım. Ailem yanımda olabilecek
miydi, işten izin alabilir miydik yoksa işten mi ayrılacaktık, maddi
imkanlarımız el verecek miydi? Ayrıca ben sezeryan doğum yapmak istiyordum.
Orada keyfe göre sezeryan yapılmıyordu.
Derken danışman şirketlerle
görüşmeye başladık. Bakalım boyumuzu aşacak işlere mi kalkışıyorduk? Çeşitli
şirketlerle görüştük ve bu görüşmeler çok faydalı oldu. Çünkü işin boyutlarını
yavaş yavaş kavramaya başlamıştık. Ayrıca aklımıza takılan soruları sormuştuk. Ama
aklımızda hep “biz bu işi kendimiz de yaparız” fikri vardı.
Danışman şirketle mi gidelim
yoksa kendimiz mi gidelim derken vize başvurularımızı yaptık. Benim vizem bir
hafta içinde geldi. Ama eşimin vizesinden ses çıkmıyordu. Bu nedenle bir B
planı yaptık. Anneme de vize başvurusunda bulunduk. Eğer eşimin vizesi gidiş
tarihine kadar çıkmazsa annemle gidecektim. Eşimin vizesi de doğuma kadar zaten
çıkardı. Ama çıkmama ihtimalini de göze almıştık. Yani doğumu Amerika’da ben ve
annem tek başımıza yapabilirdik. İşin kötüsü annemin İngilizcesi yoktu!!! Los
Angeles’taki tek tanıdığımız ise eşimin iş arkadaşının ablası Ebru’ydu ve daha
önce tanışmamıştık.
Gidiş tarihimize 10
gün kala hala eşimin vizesi onaylanmamıştı. Demek ki annemle gidecektim. Bu
nedenle danışman şirketle gitme fikri daha yakın gelmeye başlamıştı. Eşim
yanımda olmadığı için bize yardımcı olabilirlerdi. Ama sonra kendi başımıza
gitmeye karar verdik. Neden mi? Çünkü danışman şirketin verdiği hizmetlerden
hiç biri bizim yapamayacağımız şeyler değildi. Onlara en çok doğum anında ihtiyacım
olabilirdi. Çünkü annem İngilizce bilmiyordu ve ben orada sancı çekerken anneme
tercüme yapamazdım. Ama danışman şirket doğumda sadece iki saat yanımızda
olacağını, daha fazla kalmalarını istersek saat başı 80 $ ücreti olacağını
söyledi. Diğer taraftan danışman şirketle gitmek ve kendimizin gitmesi arasında
20 bin Türk Lirasını (7 bin dolar) bulan fiyat farkı vardı. Verecekleri
hizmetin bu fiyata değmeyeceğini düşündüm. Ve asıl önemlisi cesaret. Deli
cesareti gelmişti :D Daha önce de Londra’da tek başıma yaşamıştım, yurt dışı
seyahatlerinde hiç zorlanmamıştım. Bunu da yaparım dedim. Annem de destek
olunca düştük ana kız yollara.
Neden Los Angeles derseniz, son
dakikaya kadar danışman şirketle mi gitsek kendi başımıza mı gitsek karar
verememiştik. Danışman şirket Los Angeles’taydı. Tüm araştırmalarımızı Los
Angeles üzerine yapmıştık. Öyle olunca Los Angeles’a gitmeye karar verdik. İyi
ki de öyle olmuş. Hem iklimi çok güzel, hem ırkçılık çok az.